3 Ocak 2013 Perşembe

ALEVİLERİN ALİSİ = APOLLONİUS MU?


Erdoğan Çinar ve Etrafindaki yapilanmanin Evangelist tutum, davranis, yaptiklari ve yazdiklariyla "Tapinak Sövalyeleri" Gül ve Hac Grubu, vs örneklendirmeleriyle ve kisilerin kitaplarda aslinda ayrintilara gizledikleri mesajlarla genis bir değerlendirme yazisi hazirliyordum.

Ve bu konuda değerlendirme yazisini okuyan birçok kisi bir sonraki hamlenin ne olacağini çok rahat görebilecek.

Kimileri henüz erken sayilabilecek bir değerlendirme yapip "Film Bitti" gibi bir yaklasimda bulunmus ama hiç öyle olmadiğini/olmayacağini bilmemiz lazim.

Çünkü bu filmin bitebilmesi için son final yapilmalidir. O Finalde

Alevilerin "Ali" si sözüm ona "Arap Ali" denilerek ve bizleri bir avuç arap kumundan kurtaracağini iddia eden Erdoğan Çinar bu sefer bizi baska bir ipoteğin altina sokacaktir bunun içinde basindan beri planlanan Anadolu Alevilerinin o tarihsel Alisi en sonunda Apollonius yapilmalidir.









İste bu resimdeki Tayanali Apollonius, Alevilik sirlarindaki Ali ile yer değistirmeli ve böylelikle Aleviliğin o görkemli tarihinde final bu noktaya getirilmelidir. Nasil mi?

Pir Sultan, Hüseyin Gazi, Battal Gazi nasil Silvanus vs yapildi ise, Alevilikteki Ali olgusu Apolloniuse bağlanarak bir "Gelenek" tamamlanacakti. Aslinda bu gelenek kelimesi yerine "KABALA" denilecektir. (Kabala sözcük anlami ile gelenek demektir.)

Helen, Yahudi, Roma, Antik Misir, Sümer, Babil, Hint ve Çin ‘‘Geleneklerinden`` fizyon yoluyla tasinmis öğeler vardir. Ancak en güçlü etki Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasindan gelmisti. Ünlü Bakus, Ceres, Cybele ve Eleusis, Samothraki kültürlerindeki okultik, hermetik, ezoterik, alsimist uygulamalar bir sentez halinde belirli bir tarikat/örgüt tarafindan günümüze kadar intikal ettirilmisti. Bu gizli tarikat ‘‘Cabiriler`` adiyla taninmisti. Basta Herodot ve Çeçero olmak üzere bir çok yazar Cabiri kültü hakkinda uzun tanitimlar yazmislardir. Nedir ki ilk kez 1888 yilinda bu kültün tapinağina ve tanrilarinin izine ulasilabilmisti. Thebes`te yapilan kazilarda cabiri kültürün tanrilarindan biri olan ve Herodot tarafindan ‘‘En Güçlü Büyücü`` diye tanimlanan Caberios`un heykeli bulunmustur.

İste bu cabiri geleneği, Ege ve Bati Anadolu`daki en eski ve etkili okült sistematiğiydi. Haçli seferleri sirasinda ve sonrasinda cabiri ‘‘Sirlari`` (Mysteries) batiya Tapinak Sövalyeleri araciliyla tasindi. İlkin Gül ve Hac kardesliği örgütü bu sirlarin çoğunluğuna sahipti, sonra bu örgütün üst üyeleri Masonluktaki ‘‘Spekülatif ve Operatif`` Mason localarini kurdular. Ünlü din adami ve okült uzmani Rev.George Oliver`in ‘‘History of İnitiation`` adli kitabinda yazdiğina göre özellikle Fransiz Masonluğu-Büyük Doğu Locasi-tam anlamiyla Cabiri geleneğine göre kurulmus ve yönetilmisti. Cabiri geleneğinin sembolleri beyaz önlük, çekiç ve demir örstur ve bu asli semboller günümüzün Masonlari tarafindan da kullanilmaktadir.(1)

Bu konularin detayina ayrica gireceğim.

Ama dikkat edilmesi gereken su nokta çok önemli

Yer alti okült örgütlerinde sir`‘Mystery`` anlaminda kullanilir, sadece saklanmasi gereken örgütle ilgili bir bilgi değildir. Bu örgütlerde ‘‘Mystery`` kisilerle ilgili değil, ‘‘Ührevi`` bir güce atfen ‘‘Sir`` olarak saklanmaktadir. Gizlilik ise, iste bu anlamda anlasilan ‘Mystery`nin (sirrin) kimseye fark ettirmeden, ‘‘Gizlilik`` (Clandestine) içinde toplumlara uygulanmasi yada enjekte edilmesi faaliyetidir.

İste Günümüz Aleviliğin kafa karisikliği ve sözlü gelenek bosluğunu bu anlamda kimseye farkettirmeden enjekte etmeye çalistiklari bu faliyet "Tapinak Sövalyelerinin tarihsel tezleri ve tarihsel süreçleridir.

Erdoğan Çinarin tüm kurgusu bundan ibarettir, Ve tüm yazdiklarindaki nihayi sonuç, Alevileri Apolloniusun takipçileri olarak dezenformasyon ve dejenerasyona uğratma çabasidir. Bunun içinde altan alta Pavlikanlastirilan Alevi liderleri sürecinden su sözü söylemisti:

"Alevi liderlerinin Pavlikan liderleri olduğunu" açikça ifadesinden sonra Nihai Finalde sunu diyecekti.

"Alevilerin Alisi aslinda o tarihsel Ali. Tayanali Apollonuis'tur."

kaynak: (1)AYTUNÇ ALTUNDAL arastirma notlarindan
ALINTIDIR

Evangelist yada Evanjelik akimin gozu Anadolu topraklaridir. Cunku "incilin ulkesi" olarak kabul edilen topraklar icerisinde kutsal kabul ettikleri 9 kilise Anadolu uzerindedir. Bu nedenle 2002-2003 yilindan itibaren Evangelist Protestan kiliseleri ve Dunya Evangelist Kiliseler birligi Anadolu topraklarina yogun ilgileri baslamistir.

Bunun icinde kendi programlarinda Aleviler ve Kurtler hedef durumundadir. Daaha once Tarsusta bas rahip olan Ilker Cinar bir dergiye yaptigi aciklamada bunu net bir sekilde soylemistir,

Misyonerlerle nasıl bir işbirliği yaptınız?
Işin para, finans kısmını onlar halletti, bilgi kısmını ben üstlendim. Faaliyete başladık. Bu kilise; Avrupa ve Amerika tarafından, Dünya Kiliseler Birliği tarafından da tanınmakta, desteklenmektedir. Istanbul’daki Incil Bilgilendirme Merkezi tarafından; Van Hakkari, Kilis ve Şırnak’taki faaliyetler için görevlendirildim. O illerde de kilise kurma yetkisine sahiptim.
Pardon, kiliselerin faaliyetleri arasında misyonerlik var mıdır?
Batı’da bulunan her kilisenin programında Doğuda misyonerlik faaliyeti gösterme zorunluluğu vardır. Her kilisenin ‘Doğu programı’ bulunur.
Peki, sizden ne yapmanız istendi?
Aleviler ve Kürtler arasında faaliyet göstermemiz istendi. Biz buna pek yanaşmadık. Tepkiler geldi.
Kim emir verdi, tepki gösteren kim?
Bizim misyonerlik organizatörümüz Jim Mc Donalnd’dır. Ondan emir aldık.
Jim Mc Donald Türkiye’ye mi geldi?
Tabii ki evet. Türkçe eğitimi aldı burada. Ben Türkçe Incil dersi verdim kendisine. Mark Johnson ve Kore asıllı Paul Kim adlı misyonerler de gelmişlerdi. Bunlar CAMA adlı misyoner grubunun üyeleriydi.
Bu misyoner grubuyla beraber, Türk halkına ne anlatıyordunuz?
Bir kere bizim öğrettiğimiz Allah inancı ile Kuran’daki Allah inancı aynı değildi.
Yani?
Biz, ‘Islam’ı çürütme’ tekniği ile çalışıyorduk, maalesef. Akademik çevreye akademik, sokaktaki adama sokaktaki adam gibi yaklaşıyorduk. Makyavelist bir yaklaşımdı bizimki. Sosyoloji ve psikolojiyi iyi biliyorduk. Sevgi dolu gibi görünüyorduk. Insanlara para, iaşe yardımı yapıyorduk. Onların güvenini kazanıyor, sonra onları bir boşluğa düşürüyorduk.
Ne boşluğu?
“Bak Avrupa modern ve Hıristiyan ama sen Müslüman ve aşağıdasın” diyorduk.
Bu söz etkili oluyor muydu yani?
Biz bu etkiyi uyandırmanın eğitimini aldık diyorum size. Ben Türkiye için yetiştirilen en önemli 10 adamdan biriydim.
Birkaç gün önce bir pastör, bir ruhani lider idiniz. Şimdi bambaşka şeyler söylüyorsunuz.
“Veni, vidi, vici” [Geldim, Gördüm, yendim. – Büyük Iskender.] Ben de geldim, gördüm, konuşuyorum işte. Misyonerler emperyalistlerin öncüsü, siyonistlerin işbirlikçisidir. Türkiye’yi “Bible Land” [Incil Ülkesi] olarak görüyorlar. Irak’ı Hıristiyanlar aldı işte. Asıl vaadedilmiş kutsal Hıristiyan toprakları Anadolu. En önemli 7 kilise buradadır. Tanrı “99 işi ben yapacağım, 1 işi sen yap ve savaş” diyor Incil’de. Buna inanıyorlar. Incil’de tüm kutsal topraklar, Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu vaadedilmiş. Harran’da 48 bin dönüm arazi Amerikalılar tarafından satın alındı! Görmüyor musunuz?
Ciddi misiniz?!
Oraların Amerikalılara satılışına aracılık eden emlakçılardan biri kilisemizin üyesidir, tanıdığım biridir.
Şimdi, siz Alevilere ve Kürtlere Hıristiyanlık propagandası yapmak istemediniz...
Misyonerlerin söyledikleri tamamen yalandır. Silahla yenemeyeceklerini anladıkları için azınlıkların ayaklanmasını sağlamak istiyorlar. Kültürel yapıyı, bağı kopararak...
Hıristiyan yapılan Aleviler, Kürtler aslında Hıristiyan kabul edilmiyorlar fakat, öyle mi?
Dedim ya, ben baş papazdım, inanmıyor musunuz? O zavallılar yalnızca Hıristiyan’a benzetilmiştir. “Haleluya” dese de, kilisede mum yaksa, vaaz dinlese, Meryem Ana’ya yakarsa da... Asıl Hıristiyan onun çocukları kabul edilir. Bunun için biz akademide çocuk eğitimi, çocuk psikolojisi, teoloji, psikoloji, sosyoloji, tarih, mitoloji, yorumlama sanatı, dilbilgisi, hitabet, karşılaştırılmalı Islam... dersleri aldık.
ve bir baska gerceklerde

Kürtlere misyoner kuşatması
Irak’ın işgalinin ardından bu ülkeye akın eden ABD’li evangelist misyonerlerin, son zamanlarda Kürdistan Özerk Bölgesi’ne göz diktiği ve Kürtleri “Hıristiyanlaştırmak” için büyük çaba sarfettikleri öğrenildi.
Irak Hava Kuvvetleri eski Komutanı olan emekli General Georges Sada, kendisinin de dahil olduğu “yüzlerce evangelist Hıristiyan misyonerin” bölgedeki Kürtleri Hıristiyanlaştırdığını söyledi.
2002 yılında ortaya attığı, “Irak’taki kitle imha silahları, korsan uçaklarla Suriye’ye kaçırıldı” iddiasıyla adından sözettiren Iraklı general Sada, Washington Times gazetesine verdiği demeçte, “Irak’taki iyi haber, Kuzey’deki Kürtlerin, ülkenin genelini kasıp kavuran Şii-Sünni çatışmalarına bulaşmadan, bağımsız ve şer’i hükümlerden uzak bir anayasa kabul etmek istemeleri. Bu; Irak, Afganistan ve Pakistan gibi katı Islami geleneğin olduğu ve din değiştirenlerin ölümle cezalandırıldığı ülkelere nazaran, Hıristiyanlığa geçen Iraklı Kürtler için büyük bir fırsat. Hıristiyanlığı seçen hiçbir Kürt, idam tehditiyle karşı karşıya değil” dedi.
Uzun zamandır Bağdat’ta yaşayan eski General Sada, Amerikalı köktendincilere yakın Washington Times gazetesinin “Kuzey Irak’tan iyi haber” başlığıyla duyurduğu haberde ayrıca, özellikle Erbil kentinde yüzlerce Hıristiyan misyonerin bulunduğunu belirterek, “Geçen hafta Selahaddin Üniversitesi’nde toplanan yüzlerce Hıristiyan Kürt, inanç özgürlüğü için eylem yaptı” dedi.
Barzani hakkında şok iddia
ABD’li evangelist misyonerin çalışmalarının, Kürdistan Bölge Yönetimi Başbakanı Idris Barzani ve Bölge lideri Mesud Barzani tarafından onaylandığını belirten Sada, “Kürt yöneticiler, özellikle Idris ve Mesud Barzani, misyonerlerin faaliyetlerini olumlu buluyor. Bir görüşmemizde Mesud Barzani, ‘Müslümanları aşırıcı olarak görmektense; Hıristiyan olarak görmeyi tercih ederim’ demişti” iddiasını dile getirdi.
ABD’nin Kuzey Virginia eyaletindeki en büyük tarikatlardan biri olan “McLean Incil Kilisesi”nin, kendisine “Irak Barış Enstitüsü başkanı” sıfatıyla, Bağdat ve Erbil’de “Ulusal Presbiteyran Kilisesi” kurma görevi verdiğini ifade eden Sada, “Yeni kiliseler Hıristiyanlar için barış getirecek. Sevgiyi Müslümanlar’a anlatmalıyız ki, onlar da sevgiden, barıştan ve bağışlamadan konuşsunlar. Ben, Hz. Isa’nın bizlere öğrettiğini Kürtler’e anlatıyorum” şeklinde konuştu.
Sayıları hızla artıyor.

Gelelim Alevilere

Evangelistlerin cekim alaninda olan Aleviler, Andoluda baska bir hedeftirler. Diyarbakir Evangelist Kilisesi Papazininda Alevi kokenli oldugunu dusundugumuzde Evangelistlerin hicte bos durmadigini ve cekim alani disinda guclu bir yatirim ve hizli bir propagandaya girdigini soyleyebiliriz. Hatta Malatyada yapilmasi dusunulen en buyuk Evangelist Kilisede cekim alani itibari ile Malatya Erzincan ve Sivastaki Alevileri kendi alanina cekmek icin dusunuldugu acik ve net ortadadir.

Gelelim bu detaylardan sonraki "Alevi Tarih Tabribatlari" ile gundemde bulunan Yazar Erdogan Cinar'in isik hiziyla yazdigi pespese 5 kitabin iste tarih olarak bu doneme rastlamasi ve bu olaylarin gelisimi bazinda ele alindiginda tesaduf mudur? Ilk kitabi ykardaki bahsettigim tarihin hemn sonrasina denk gelmesi tesaduf mudur? Ayrica Bir Yazarimiz (Naki Bakir) Alevilik konusunda dusuncelerini aktarirken Erdogan Cinarin Kocgirilere yonelisini pek anlamlandiramadigini ve bu konuda onlarin ne diyeceklerini bekledigini belirtmisti Oysa bu acik ve net ortadadir. ne diyor Ilker Cinar, "Bize Aleviler ve Kurdler e propaganda yapin diye emirler geliyordu" Ergonab cinarin Ozelde nabiz yoklamak icin Kocgirilerden baslamasi bir tesaduf degildir. Kocgiriler de Aleviler gibi Pavlikanlastirildiktan sonra ve herhangi bir nabiz surmenesi ile olgunlasinca "Aleviler ve kurtlere Evangelist Propaganda" programi devam edecekti.

Sanirim bu konuda iyimser olmamak lazim. Erdogan Cinar ve Ali Karul bunca saibe ve belgeli gecmisleri ile secilmislerdir ve bu konuda Evangelsitlerin programina uygun hareket etmektedirler. Bu konulari detaylandiracagim ama benim dikkat cekmek istedigim asil konu, Evangelistlerin Alevileri ve Kurtleri Evangelistlerin cekim alaninda oldugunu ve bunu sistematik olarak gerceklestirmek icin sadece Erdogan Cinarla sinirli olmadigi ve bu konuda Alevilerin daha genis olarak bu konuda bilgi sahibi olmalari konusunda uyarmaktir.

x+x+x+x+x+x+x+
Evangelizm, Hıristiyanlığın Protestan kolu içinde yer alıyor. Bir Hıristiyan mezhebi olan Evangelizm’in kökleri Martin Luther’e ve Protestanlığın kuruluşuna kadar gidiyor. (Martin Luther, kendi kurduğu kiliseye “Evanjelik Kilise Hareketi” adını vermişti.)

ABD ve Ingiltere’de 19’uncu yüzyılda ortaya çıkan Evangelist hareket, ilk önce Hıristiyan din otoriteleri tarafından fazla önemsenmiyor. Daha sonraları cemaat hızla büyümeye başlayınca engel olunmaya çalışılıyor, ancak bunda başarılı olunamıyor. Giderek Evangelizm, Hıristiyanlığın en güçlü mezheplerinden biri konumuna geliyor. ABD’deki güçlü konumları sayesinde Bush’un başkan olmasındaki rollerini hatırlayalım.

Evangelizm’in hızla büyümesinde Yahudilerin büyük desteği olduğu söyleniyor. Yahudilerin bu desteği vermelerinin nedeni ise Evangelistlerin Yahudilere hizmet etmeyi bir ibadet saymaları. Evangelizm şu anda Hıristiyanlığı diğer mezheplerine göre dünyada en fazla yayılan, en çok taraftar toplayan hareket. Evangelist odaklar, dünya çapında güçlü TV kanalları, internet siteleri, video oyunları ve bilim–kurgu romanlarından yararlanarak etkin propaganda yapıyorlar. Evangelistlerin Dünya üzerinde 1 milyon’dan fazla Pastörleri (Rahipleri) olduğu söyleniyor.

Yahudiliğe dolayısıyla Tevrat’a hizmeti kutsal bir görev bilen Evangelist hareket ile Tevrat’ı reddeden Pavlikanizm arasındaki rabıtayı ben kavrayamıyorum. Bunun rasyonel bir açıklamasını yapabilen varsa, somut biçimde ortaya koyarsa sevinirim.

Koçgrili Kürt’e, “[I]Siz Pavlikanların devamısınız[/I]” diyerek Hıristiyan dinine ve Ermeni-Grek karışımı bir etnisiteye aidiyat empoze ediyorsa (ki böyle diyor), yani eski Ahit’i (Tevratı reddeden) bir Hıristiyan ekolünü benimsiyorsa, aynı zamanda Tevrata hizmeti ibadet sayan Evangelizmin mensubu nasıl olabiliyor?

Bu arada Pavlikanizm, günümüzde yaşayan bir ekol mü, ölü bir Hıristiyan sekti mi?
Evangelist misyonerler, Alevi ve Kürtleri avlamak istiyorsa, neden Pavlikanizm teorisini kullanıyor?
Bu hareketin doğduğu yerin Doğu Anadolu bölgesi olmasından dolayı mı?

Hiçbir inanmış Hıristiyan’ın, “[I]Gerçekte Isa diye biri yaşamadı, bu çalınmış bir yaşam öyküsüdür, O’na atfetilen olaylar gerçekte Tyanalı Apollonius’tan aşırmadır[/I]” diyeceğini sanmıyorum.
O halde, Erdoğan Çınar, Alevileri Hıristiyanlaştırmak isteyen (ki o zaman kendisi Hıristiyanlığı benimsemiş) maskeli biriyse neden bu tezi üzerine basa basa dillendiriyor?

Tyanalı Apollonius’u Türk kamuoyuna tanıtan ve Isa’nınkinin O'ndan çalınmış bir yaşam öyküsü olduğunu savlayan ise gerçekte Aytunç Altındal ki o bir Müslüman. Erdoğan Çınar O’nu referans alıyor. (Sonuçta Ali figürünü Apollonius’a bağlayabileceğini ben de düşünmüştüm.)

Olayları anlamaya, çözmeye çalışıyorum. Tamamen tarafsızım. Herkese eşit uzaklıktayım. Objektif olmada azami özeni gösteriyorum.

Hem E. Çınar’ın “misyoner” olduğu, Incil’e hizmet ettiği, Saint Paulcu Pavlikan Hıristiyanlığını Alevilere aşılamaya çalıştığı vb. ithamların içeriği henüz doldurulamıyor, hem de aynı zamanda bu kişinin Tevratçı vb olduğu iddialar da bu görüşle çelişiyor.

Çınar, gerçekte Isa diye biri olmadığını, Bizans imparatorunun resmi din yaptığı Hıristiyanlığın, amaca uygun tasarlanmış, bütün inanç ve ritüellerini Anadolu’nun pagan (O’na göre Alevi) topluluklarından almış sentetik bir din olduğu savlarken, Altundal'ın iddialarını bu görüşüne dayanak yapıyor. Yani O'nun referansı, Altundal. Burada, Çınar’ın Evangelist olduğunu yazan kişinin hareket noktası da yine Altundal.

Altundal ise Almanya’daki Nazi ideolojisi ve Hitler’in yaratıcısının, Sebottendorf adlı Alman asıllı Türk vatandaşı bir Bektaşi olduğunu (Bektaşi sözcüğünün altını ısrarla çizerek) iddia ediyor. N. Erbakan’ın eski danışmanı olan Altundal, nedense bende, Alevi ve Bektaşiler’e bakışı negatif ve her an onlara büyük bir suçlamada bulunmaya hazırlanıyormuş izlenimi uyandırıyor.

Benim iyiden kafam karışıyor, durum iyice anlaşılmaz, içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Ya da benim bu karmaşık ilişkileri algılamaya, aklım, mantığım, birikimim yetmiyor

alıntıdır
FARKLI BİR PENCERE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder