30 Aralık 2012 Pazar

BAHÇELİ BELDESİNİN KISACA SOSYAL DURUMU


70-80 yıl önce Bahçeli'de aile yaşantısı: Tek göz bir odada yer sofrasında yemek yenirdi, konuklar burada ağırlanır, ev ho­rantası burada yer yatağında yan yana yatardı.

Beldenin suyu Köşk Havuz'dan çıkar, arktan akarak gelir­di. Uzak olduğu için kaynağından doldurulmaz, içmek ve kul­lanmak için, her şeyin yıkandığı arktan alınırdı. Buna kirli su diyenlere, "İçmene bak, akan su yedi adımda bir temizlenir..." denirdi.

O zamanlar köyün çok insanında para pul yoktu. Bakkaldan güz veresiyesine gaz, tuz, sabun alınır, imama, kasaba, berbere, bekçiye borçlandırdı. Temel uğraş çiftçilikti. Düven sürülüp tı­naz atılınca, çıkan zahire çinetirden geçirildikten sonra orada hazır bulunan bekçinin, imamın, berberin "hak"ları kendilerine teslim edilirdi.

Köyde öyle yüzlerce dönüm tarlası olan ağalar, sürüyle da­varı olan, göze batan zenginler yoktu. Olanında bir çift öküz, bir eşek, sağılır inek, 20- 30 koyun bulunurdu. Arıcılık yapan, at arabası olan parmakla gösterilirdi. Su kıt olduğu için yazın nelikçe (güçlükle) yetiştirdiği sebzeyi, meyveyi merkeple pazara götürüp satan beş-on kişiyi geçmezdi. Çoğu evde kadınların do­kudukları halı ve halı yastıkları Bor, Niğde pazarlarında satılır, evin geçimi halının sermayesinden artan parayla sağlanırdı. Bunun dışında çok az yağ, yoğurt, peynir satanlar da vardı. Çoğu aile gün bulup gün yerdi. Köyde jandarmadan, devlet dai­relerinde görevli olanlardan, hele vergi tahsil etmeye gelen tah­sildarlardan çok korkulurdu. Bu nedenle güzelim sulu tarlalar (harım) Niğde ve Borlulara yok pahasına satılmıştır.

Son yıllarda yaşam değişmiştir. Yeni kuşaklar köyden ayrılanları tanımaz, önceleri buralarda yaşayan insanların durum­larını bilmezler. Onlar eskiye göre rahat ortamda yaşıyorlar. Niğde'ye eşekle 4-5 saatte, Bor'a 1-1,5 saatte gitmediler ki bilsinler... Onlar yaz boyu 5-6 yaşlarında arık, yoz davar güt­mediler, kızgın güneş altında pırnat tutarak orakla gevremiş arpa biçmediler, akşama dek çapa çapalamadılar, buğelek tutan öküz, inek yaymadılar, sabanın tutamağına yapışmadılar, yazın kavurucu sıcağı altında hiç durmadan döne döne düven sürme­diler ki bilsinler... Tınaz yığmadılar. Harmanda çecin başında sa­bahlamadılar. Çetenle sap, saman çekmediler ki bilsinler. Engel­leri toplayıp yığın yapmadılar. Tırpancıların ardı sıra dökülmüş sapları toplamak için tırmık çekmediler ki bilsinler... Kışın 7-8 kişi iskemleye sokulup ısınmadılar. Isınmak için ahır sekisinde hayvanların kıyıcığında yatmadılar. Bağlarda üzüm başaklamadılar. Yalınayak ya da delikli ayakkabıyla fîrezli tarlada dolaşma­dılar ki bilsinler... Sıtmanın ateşiyle bir titreyip bir ateşler içinde kavrulmadılar, sıtma geçsin diye sarı diken çiçeğinin suyunu içip kusmadılar, hortlayan gözlerine aşı boyası dökülünce saatlerce ulumadılar... 50 paraya ırgatlık yapıp, beş kuruşa bir yıl çırak durmadılar ki bilsinler... Bunların öykülerini duysalar belki de inanmazlar...
Eski yazı Arapça okuma yazmasını bilen Üssün Efendi (Hıra Hüseyin) vardı, gençlerin durumlarını anlatan şöyle bir dörtlük söylerdi:

Tütmez oldu eski tüten ocaklar,
Nasihat tutmuyor şimdi çocuklar,
Yumurtadan çıkan yeni cücükler,
Horoz olduk diye gak gak diyorlar.

Yeni yetmelerin de kuşkusuz sorunları vardır, ama bir lokma bir hırka devri geçti. Onları yeni atılımlar, kişisel ve toplumsal kalkınmaya güç katacak çalışmalar, okuyup araştırmalar bekliyor. Aylak aylak gezip, kahve köşelerinde, televizyon karşısında boş zaman geçirmekle olmaz, çok çalışmalı, kafa ve bedence ya­rınlara hazır olmalıdırlar. Tuana tarihinin mirasçısı olarak geç­mişten ders almalıdırlar. Onlardan ara vermeden okumalarını, öğrenimlerini yüksek okullarda sürdürmelerini, bilim ve sanat yolunda adlarını duyurmalarını beklemek, 80 yıl öncesinin zor koşullarında okuyan yaşlıların hakkıdır, içten dilek ve umudu­dur.
Niğdeli Avukat yazar-ozan Osman Üçer'in Bahçeli Belde­si'ni sevenlerin özlemini yerel ağızla anlatan deyişinden üç dörtlük alarak Tuana'nın Son Durumu'yla ilgili konumuzu noktalayalım. (12)

Köşk Höyük de tarihiyle ün alır,
Meyve, sebze bakıldıkça çoğalır,
Golsüz köyü Çaygavağ'a yol alır,
Noğürsek de varabilsek abaru! 
 
Gobekli'ye büyük guşlar gonarlar,
Köşk 'te balık, tavuk, köfte hepsi var,
Bahçeli'de meyveleri sunarlar,
Noğürsek de çokça yesek Abaru!

Elmasıyla ünlüdür Bahçeli'miz,
Ziraat az, ticaret yoh,
işimiz Elma, kiraz, üzüm, tek desteğimiz,
Noğürsek de doyabilsek abaru!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder