30 Aralık 2012 Pazar

Tuana Çevresinde Kazi Yapilmasi Gereken Yerler


Bunların en başımda, Peldaaci (pelit ağacı), Kalaygol, Adıyaman, Iftiyan Tümülüsü (ucunun Bor'a kadar uzandığı söylenen Iftiyan 7 Odalar mağarası yeraltı kenti), Sağmanlı Havuzlu, Gökbez köyünden geçen tarihi İpek Yolu ve çevresi gelir.


Köşk Höyük'ün ve Bahçeli Beldesi'nin 4 - 5 km. kadar doğusundaki kaynak suların ve korunmak için doğal kaya mağaralarının bulunduğu Peldaaci ve Adıyaman'da kazı işine bir an önce girişilmelidir. Buralarda yapılacak kazılar gerçekten önemlidir; çünkü, bu konuda benim dikkate değer gördüğüm şöyle bir gözlemim vardır:

1957 yılı Ağustos ayında iki Alınan arkeolog arabalarıyla Almanya'dan kalkıp Niğde'ye geliyor, Bahçeli köyünde Peldaacı’nın yerini gösterecek bir kılavuz arıyorlar. Beden Eğitimi Öğretmeni K. Kıpar o köylü olduğum için beni önermiş. Birlikte arabalarıyla önce Bahçeliye, sonra kağnı yollarından geçerek Peldaaci'na gittik. Arkeologlar oraya varınca 

İlk önce doldurulmuş dere yatağındaki Direktaş'i incelediler. 

(Onlar gittikten sonra köylüler, antik kent Peldaaci'yi simgeleyen Direktaş'ı, dibinde hazine bulacağız diye, parça parça etmişler, şimdi yerinde yeller esiyor)

Sonra, Peldaacı’nın doğusunda yarısına kadar su taşkınlarıyla dolmuş, nerdeyse üstü kapanmış, yeraltı tünelini bulup içinden yürüdüler.
Yüksekçe bir yere çıkarak oradaki yerleşim alanının savunma amaçlı çevre duvar (sur) kalıntıları belirgin şekilde görüp ellerindeki haritaya (plana) işaretlediler.

Buranın uzaktan, yakından, çeşitli yerlerden fotoğraflarını geçtiler. Kendi aralarında, bu konuda epeyce konuştular. Golü oluşturan kaynak suyun başına vardılar. 

Sonra birlikte Bahçeliye döndük ve buradan bitişiğimizdeki Kemerhisar’ca gittik. Su kemerlerini gösterdim. Benzerlerinin Roma'da, Anadolu'nun başka yerlerinde de bulunduğunu anlattılar. 
Onların dikkatlerini daha çok bazı evlerin kapı ve duvarlarına konmuş kabartma yazı ve resimli taşlar çekti. Bunlardan birçoğunun Bahçeli ve Kemerhisar İlkokullarının bahçelerine denksele atıldığını gördük. 
Üzerinde kabartma yazı ve resim bulunan mermer taşları incelediler, bazılarının fotoğraflarını çektiler ve kara kalemle kopyalarını çizdiler. O gece köyde benim konuğum oldular. Ertesi günü beni Niğde'ye bırakıp Nevşehir, Kayseri üzerinden Ankara'ya, oradan Boğazköy’e gideceklerini söyleyerek ayrıldılar.

Şimdi düşünüyorum da benim hemşerim köylüler bağda, bahçede bel kürekle çalışırken ve tarlada çift sürerken tesadüfen buldukları küpleri, mezarları, mezarların içinden çıkardıkları eserleri (Talip'in Azize’nin -Azize Teyzemin oğlu Boz Abdulla'nın yaptığı gibi) yok etmeselerdi...  

Peldaacı’ndan, Adıyaman'dan, Kalaygöl’den getirdikleri yontulu taşları sokak kapkapılarının çevresinde yapı taşları olarak kullanmasalardı... Bunlar, Köşk Höyük'ten çıkanlarla çıkarılacak olanlar ve Niğde Müzesi'nde bulunanlar, Konya'ya taşman kemer taşları, şurada, burada ele geçenler ve bundan sonra elde edileceklerin tamamı beldede yapılacak bir müzede saklansaydı, turistik yon-den beldemiz için ne kadar iyi, ne kadar yararlı olurdu... 

Zaman gelir, belki Niğde Müzesi'nde bulunan Eros Heykeli, George Kabartması, Herakles Heykeli, Kethaur ile vahşi hayvanların mücadelesini betimleyen friz parçası, Zeus, Poseidon kabartmaları, sikkeler, üç altın yüzük ile Köşk'teki İlk kazıda bulunan Altın yılan Kapadokya'nın Efesi olması arzu edilen Tuana - Tyana da yapılacak müzede sergilenir.

 Bundan sonra yapılacak kazılardan çıkacak yapıtlarla bu müze kuşkusuz daha gök varsıllaşır... Tuana-Tyana'nın tarihsel ve turizm yönünden değerine büyük katkı sağlanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder